8 Aralık 2012 Cumartesi

Hakan Sarı yazdı



1944’de Kastamonu-Araç ilçesi Akıncılar köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Araç’ta, liseyi Ankara Maliye Okulu’nda bitirerek Ankara Defterdarlığı’nda memuriyete başladı. Vergiler İtiraz Komisyonu Şefliği ve Vergi Denetmenliği yaptı. 1973-1974 yıllarında fiili askerlik görevini yaparak Muğla’da Vergi Denetmenliği’ne atandı. Yozgat Defterdarlığı’nda aynı görevi yürütürken 1979 yılında istifa etti. Serbest muhasebeci, mali işler kontrolörü gibi çalışmalardan sonra 1992 de emekli oldu. Evli ve dört çocuk babasıdır.

Ozanlar Vakfı, Kemalist Atılım Birliği, Çocuk Edebiyatçıları Birliği gibi pek çok sivil toplum kuruluşunda yöneticilik ve başkanlık yapmış olan şair halen bu kuruluşlardan bazılarında faaliyetlerine devam etmekte olup, İLESAM üyesidir.

İlkokul sıralarında iken şiir yazmaya başlayan Kara’nın şiirleri ilk yıllarda duvar gazetelerinde yayınlandı. Basında ilk şiiri 1965 de Ilgaz Sanat Dergisi’nde yer aldı. 

Şiir ve denemelerinde milli konuları ustalıkla işlemiştir. Mizah denemeleri Tufan Baba’nın telkinleri ve teşviki ile Yalaka Dergisi’ni çıkarmasıyla yayınlanmaya başlamış. 90’lı yıllarda çıkardığı ve “En ciddi mizah dergisi” dediği, tamamen doğru Türkçe ile ve argo kelime kullanmadan, bel altına vurmadan hazırladığı dergisini çeşitli imkânsızlıklar nedeniyle ancak bir yıl kadar çıkarabilmiştir. 

1968’de BİRİNCİ DEMET, 1976’da ÖĞRETMENİM, 1998’de 50 DEN SONRA AŞK BAŞKADIR adlı şiir kitapları yayınlandı. 2000’de GÖNÜL BAĞIM KASTAMONU adlı kitabında memleketiyle ilgili yazdığı şiir ve yazılarından bazılarını bir araya getirdi.

Yazılarında ve şiirlerinde İsmail KARA dışında Yaşar HÜRCAN takma adını kullanan şair ve yazar, halk ozanı tarzında yazdığı şiirlerinde MAZLUMİ ve KAROZAN mahlaslarını kullanmıştır.

“Atatürk’ün yolunda gitseydik ülkemiz bugün daha mutlu olurdu. Kızlarımız ne kadar okursa onların yetiştirdiği evlatlar da daha kültürlü olacaktır. Ancak günümüzde bu pek de mümkün olmamaktadır.” Diyerek okumanın herkes için önemli olduğunu ve kız-erkek hepimizin okuması gerektiğini, ancak son dönemlerde yaşanan türban sorununun bu hususa son derece olumsuz etkilediğini dile getirmektedir.

Sizce şiir nedir? Şiirlerinizi nasıl yazarsınız? Sorularıma şairimizin cevabı:

- Bazen aşırı duygularımız olur, bunu yazıp dökmek isteriz. Böylece şiir ortaya çıkar. Ancak yazılanın şiir olması banal olmamasına, sanatsal olmasına ve titizlikle seçilmiş kelimelerin ustalıkla kullanılmasına bağlıdır. Dolayısıyla duyguları ifade eden yazı ve nesir şiir sayılamaz bizim bir de sanatımız var. Bir diğer önemli husus da yazdıklarınızın okuyucuya bir şeyler vermesi gerekir.

- Bir şiiri yazdıktan sonra bekletmeli, yeniden okumalı, imla-ifade hataları varsa düzeltmeli, en doğru kelimeleri bulup yerleştirmeli, daha iyi olabilecek mısralar-imgeler konulmalı.

Röportaj ve Yazı ; Hakan Sarı

http://www.haberk.com/haber/yazi.asp?id=1194

4 Aralık 2012 Salı

Fasıl Bar'dan İsmail Kara'ya


FASIL BAR’DAN İSMAİL KARA’YA
*
Fasıl Bar’da beni ilkin görünce,
Dostluk temelini attın derince,
Böyle bir fırsatı hazır verince,
Sarsılmaz bir köprü kurdun ey KARA!
*
Her daim rastlanmaz böyle bir cana,
Çoğu zaman vakit ayırdın bana.
Ne kadar teşekkür etsem az sana,
Dostsun, dostluğunu gördüm ey KARA!
*
Hatır sorup, bir konuya girişin,
Sonra dönüp, fikir alış verişin,
Işık tutar bana güzel görüşün,
Alev alev yanan kordun ey KARA!
*
Kültürle iç içe hep yaşıyorsun,
Sen kendini bile çok aşıyorsun,
Sevda yollarında boş koşuyorsun,
Beyhude gönlünü yordun ey KARA!
*
Günümüz yaklaştı, kalmadı vakit,
Böyle bir dostluğu alamaz nakit,
Kaybettim nazlımı gören bin şahit,
Var diye ağlayıp sordum ey KARA!
*
SUSUZ der toparla artık kendini,
Yıkma hiç kimsenin gönül bendini,
Bir yavruya attım aşk kemendini,
Dolu dizgin koşup, yordum ey KARA!
Şakir SUSUZ (03.02.2000)